müslüman
 
  ANA SAYFA
  İLETİŞİM
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İBADET
  DİNİ HİKAYELER
  SORGU VE SUAL
  DİNİ KONULAR
  DİNİ RESİMLER
  DİNİ VİDEOLAR
  NAMAZ
  DUALAR
  SESLİ SURELER DİNLE
  KURAN'I-KERİM TÜRKÇE MEALİ
  KURAN'I-KERİM DİNLE
  İLAHİ DİNLE
  10 ŞEY VE SÖZLER
  SİTENİZ İÇİN DİNİ İÇERİKLER
  DİNİ ANİMASYONLAR
  CENNET VE CEHENNEM
  AYET VE HADİSLER
  MELEKLER
  İSTANBULUN CANLI TRAFİK AKIŞI
  CANLI TV İZLE
  DİGER KONULAR
  KABİR AZABI (VİDEO)
  BU VİDEOYA YÜREK DAYANMAZ
  ÖLÜMÜ UNUTMAYIN
  40 YAŞINDASIN(ŞİİR)
  BU KADARDA OLAMAZ!!!
  CEP KURAN VE VİDEO
  OSMANLICA DERSLER
  MUCİZELER
  DUA VE SURELER
  DİNİ KLİP TV
VEDA HUTBESI

 

Veda Hutbesi

Bismillahirrahmanir rahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyor um, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.

İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki

hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size iki emanet bırakıyorum ki onlara sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allah Kitabı Kur'an ve O'nun peygamberinin sünnetidir.

MÜ'MİNLER!

Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.

İNSANLAR!

Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

Hayvanlar Alemi
Lider100.ComSohbet arama motoru

CENNET VE CEHENNEM
cennet ve cehennem
  • Cennet'in  Güzellikleri     
  • Cennetin Tabakaları
  •  
  • Cennetlikler Kimlerdir
  •  
  • Zebani
  •  

  •          .   Cennetin Anahtarı


     

     AYETLERLE CENNET AYETLERLE  CEHENNEM


                      CENNET VE CEHENNEM

    Şüphesiz ki, kıyamette yollar ayrılacak insanların bir grubu Cennet’e, diğer bir grubu da Cehennem’e gidecek cennet ve cehennem yaratılmış olup şu anda mevcutturlar. Hazreti Adem cennetten kovulmuş, Kur’an’daki (viddet lil kafirin - kafirler için hazırlandı” veya “muttakiler için hazırlandı” gibi lafızlar Cennet ve Cehennem’in halihazırda mevcut olduğunu gösterir. Bu noktada mirac hadisinin de ayrı bir yeri vardır.

    “Cennette yüz derece vardır. Her derecenin arası sema ile arzın arası gibidir. Firdevs en yüksek derecedir. Onda dört cennetin nehirleri fışkırır. (Firdevsin) üstünde de Rahman’ın arşı bulunur. Allah’tan isterken firdevsi isteyiniz.” (Tirmizi-2533)

    Cennetin Kapıları:

    “Cennette sekiz kapı vardır. Onlardan birine reyyan denilir. Oruçlulardan başkası giremez.” (Buhari-2084, Müslim-1152)

    Ahmet bin Hanbel, Muaz bin Cebel’den nakleder: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cennetin anahtarı Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet etmektir.” buyuruyor.

    Gölgeler:

    Sıcağın alnında yanan bir kişi için rahatlığı ne ile anlatabilirsiniz? Ona serin bir gölgelikten bahsedersiniz. Şöyle yüksek bir yerde rüzgarın hafif estiği söğüt ağacının altı gibi kutuplarda titreyen bir müslümana serin bir yerden bahsetsen belki dinlemez bile. Rahmetin lapa lapa kar gibi yağdığını bahsetseniz, bizler için bir anlamı olabilir ama Afrika’da yaşayanlara rahmet sağanak halde inen bir yağmur gibi anlatılırsa kulaklar kabarır.

    “Önceki resullerden sana bahsettiklerimiz olduğu gibi, bahsetmediklerimizde oldu.” (Nisa, 164)

    Kur’an’da bahseden 25 Peygaberden önce de Peygamberler indi. Çin’e, Endenozya’ya, uzaklardaki bir adaya gidip görülme imkanı bulunmayan ülkelerdeki Peygamberlerden bahsetmek, belki dinleyenler için bir ütopyadan ileri gitmeyebilirdi. Ama bir İbrahim (a.s.), İsmail (a.s.), İshak (a.s.), Musa (a.s.), Süleyman (a.s.), Yakub (a.s.)... Ortadoğu’ya gidip bu insanların yaşadıkları yerleri, yaptıkları binaları görmek mümkün. Muhatabımıza anlatılan şeylerin umumun ve onun aklına uygun olması, aklından uzak olsa da diğer gerçeklerin varlığı onu inanmaya itecektir.

    Bizler, Türkçe’de güzel ve iri gözü temsil için “sıpa gözlü” tabirini kullanırız. Belki de adada yaşayıp balıkçılıkla geçinen bir toplum için “uskumru gibi bir göz” makbuldur velhasıl...

    Hadislerde: “Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir kalbin (aklın)de tasavvur edemeyeceği” bir cennet insanlara anlatılır. Belki de cennette ifade edilen külgeler, meyveler, ırmaklar ve huriler bizlerin bu dünyadaki zevk anlayışımız bunlar olduğu için temsil edilmiştir.

    Evet cennet vardır.

    Evet ırmaklar, külgeler, huriler vardır, ama biz bunların keyfiyetini idrak edemeyiz. Bekleyip göreceğiz inşaallah.

    “Kimin kalbinde zerre kadar iman varsa cennete girecektir.” (Buhari-ilim)

    Şu kesindir ki: “Razı oldunuz mu (kullarım)?” diye sual buyurunca, cennet ehli: “Hiçbir yarattığına vermediğin şeyleri bize verdin. Bizlere ne oluyor da razı olmayalım.” diyecekler. (Buhari-6183, Müslim-2829)

    Cennet ehli yiyecek, içecek ama tuvalet ihtiyacı olmayacak. Bunlar misk kokusu gibi bir koku ile vücuttan çıkacak. Cennet, güzel hurilerinden tek bir tanesi yeryüzüne indirilse yer ve sema onun ışığıyla aydınlanıp, onun güzel kokusuyla dolacak (Buhari ve Müslim). Unutmayın ne kadar güzel düşünürseniz düşünün, hiç bir kalp onu tasavvur edemeyecek.

    Yedi adet (kat) cennet vardır. Firdevs, Adn, Huld, Naim, Me’va, Darusselam, Darulcelal. Bazıları ise dört tane olduğunu, bazısının bazısına bağlantısı olduğunu söyledi. Emekli ve ihtiyarların cennete giremeyeceğini de unutmayalım. Çünkü kaç yaşında olursanız olun orada otuz yaş civarında, güzel, has, parlak bir cemalde olacağız.

    Hepimizi Alacak mı?

    Geçmiş insanlara nazaran kıyamete daha yakın olduğumuzu, şu zamanlarda insan, çevresindeki İslam düşmanlarına bakıp, “cehennem bunlar ve bunlardan önceki Firavunlar, Nemrutlar ve ateşe lâyık olan herkes cehenneme sığacak mı” diye düşünürken, Hazreti Allah cehenneme sorar:  “Doldun mu?” (helimtele’ti). Cehennem cevaben: “Daha var mı ya Rab?” (hel min mezid) diyecek.

    Mustazaflar, üzülmeyiniz cehennem pek geniş.

    Ateş:

    Dünya ateşi gibi bir ateş değil. Bin sene kızartılmış, bin sene beyazlamış ve bin sene de kararmış bir ateş (hadislerdeki tabir). Kafiri sıkıca saracak bir azap. Allah’ın, zalimi zulmuyle bırakması makul müdür?

    Buhari, Müslim ve Tirmizi rivayetinde Numan bin Beşir Efendimizden şöyle duyduğunu söyler:

    “Kıyamet gününde ateş ehlinden bir insan için en hafif azap topuklarına konan ufak bir parça ateşten dolayı beyninin kanaması.” İçecek olan irin, kan vesair şeylerden bahsetmeye tahammülüm kalmadı.

    Cebinde taşıdığı çakmakla bir haram gördüğünde elinin altına tutup pek de sıcakmış diye haramdan imtina eden akıllı insanlar gördüm. İnsan bütün ciddiyetiyle kendini haramlardan muhafaza etmeye çalışmalıdır. Zira bu işin şakası yok.

    Ölen Çocuklar:

    Müslümanların büluğa ermeden ölen çocuklarının cennete gireceği, cehennemi görmeyeceği söylenilir. Zirâ onlar mükellef değildirler. Kafirlerin büluğa ermeden ölen çocukları konusunda ise uzun tartışmalar olmutur. En iyi hüküm veren ise Hazreti Allah’tır.

    Arş:

    Büyük bir cisimdir ve Allah’ın yaratması ile var olmuştur. Üzerine oturmak için yaratılmamıştır. “Ve o arşı azimin de rabbidir.” Keyfiyetini en iyi yaratan bilir.

    Kürsü:

    Büyük bir cisimdir. Ama arş kadar büyük değildir. Kürsi de üzerine oturulmak için yaratılmamıştır. Keyfiyetini en iyi Yaratan bilir.

    Kalem:

    Allah’ın yarattığı diğer bir cisimdir. İbni Abbas (Allah ondan razı olsun) der ki: “Allah ilk önce kalemi yaratmış ve ‘yaz’ demiştir. ‘Ne yazayım’ sorusuna ‘kaderi yaz’ denilmiş ve kalem kıyamete kadar olacak şeyleri yazmıştır.” “Nun, kaleme ve yazdıklarına yemin olsun.”

    Levh:

    Allah’ın yarattığı bir cisimdir ki, kalem ona, Allah’ın kudretiyle meleklerin vasıtası olmadan yazar. Keyfiyetini en iyi bilen O’dur.

    Allah Azze ve Celle, Cenneti, cehennemi arşı kürsüyü, kalemi, levhi ihtiyacı olduğu için yaratmamıştır. Muhakkak ki, onun hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı gibi herşeyin de ona ihtiyacı vardır. Bunları yaratmasının sebebini ise en iyi Yaratan bilir.

    Ey kulu olmakla iftihar ettiğimiz Rabbim! Görmediğimiz halde  Senin ve elçinin bize bildirmesinden dolayı cennete, cehenneme levh’e, arşa, kürsüye, kaleme tam bir kalp mutmainliği ile iman eyledik. Bizler, hakkındaki rahmetinden de ümitvarız. Rahmetini bizden eksik eyleme. (Amin) 



                                    www.musluman-paylasim.tr.gg

                              BU SAYFAYI SİTENE EKLEYEBİLİRSİN...
     
    LALEGÜL FM CANLI YAYIN  
     
    UNUTMA – UNUTTURMA

    UNUTMA – UNUTTURMA

    Bütün Müminlerin kardeş olduğunu

    Bir yerlerde kardeşlerinin işkence altında olduğunu, çırılçıplak soyulduğunu, aşağılandığını

    Bir yerlerde ırzına geçilirken kurtulmak için ölmeyi isteyen, ölümü bayram sayacak, yüreklerimizi yakıp kavuracak bakışlarla yalvaran bacıların olduğunu,

    Köylerinden toplanarak götürülen günlerce tecavüze uğramış 15 yaşındayken birden 70 yaşına basmış zavallı kız kardeşlerini

    Daha dünyanın ne olduğunu anlamadan bombalarla tanışan bebeleri,

    Anne babası, abisi, ablası ve akrabaları bir çöp gibi kepçelerle toplanarak üst üste yığılmış ve gözleri önünde yakılmış korkudan aklını kaybeden zavallı çocukları

    Allah’ım katından bize bir yardımcı gönder diyen kimsesiz zavallı kadın, çocuk ve yaşlıları

    Üzerine yağmur gibi bomba yağan, topraklarından su yerine kan akan, gül kokusu yerine barut kokusunun hakim olduğu, evleri, ocakları ve mescidleri necis kafir postallarıyla kirletilen İslam topraklarını

    Fitne ve fesadın her tarafı sardığı İslam topraklarında imansızların, münafıkların soysuzların ve ciğeri beş para etmezlerin köşe başlarını tutup nasıl planlar yaptığını, ne hileler kurduğunu,

    Gazeteleriyle, dergileriyle ve televizyonlarıyla yıllardır Müslümanlara zehiri bal diye yediren kafir uşağı münafıkları

    Yüreği hep korkuyla doldurulmuş, hep sindirilmiş ve baskı altına alınmış vatan evlatlarını,

    Bütün yaptıklarından ve verilen bütün nimetlerden bir gün hesaba çekileceğini,

    Diz üstü çöktürülmüş, tir tir titrerken ve bacak bacağa dolaştığında, sonunun ne olacağını korkuyla bekleyeceğin anı

    Ateşin yalayıp geçtiği yüzlerin pişmiş kelle gibi sırıtacağı o dehşetli azabı

    Kulum benim için ne yaptın dendiği sırada ne cevap vereceğini ve hak sahipleriyle bir bir hesaplaşacağını

    Müslümanlara tuzak kuranları, aşağılayanları, dini istismar edenleri, sahte ilahları,

    Din tacirlerini, şirki, bidati ve hurafeyi din gibi satanları

    Allah ve Resulüne tabi olmayıp, kuran ve sünnet edebiyatı yapanları

    Ama kurtuluşun sadece ve sadece Selefi salihin yoluna tabi olmakla mümkün olabileceğini

    Binler kere ağlasan, gözyaşın sel olsa ne yazar hiçbir şey yapmadıktan, yapamadıktan sonra…

    Bir zamanlar arslanlar gibi savaşan Halid bin Velid’lerin, kafirlerin kalbine binlerce kilometre uzaktan korku salan sultan Süleyman’ların gibi tozu dumana katan yiğit erlerin vardı Ya Rab!

    Oysa şimdi pısırık, her şeyden korkan, tağutları ilah edinen, birazcık rüzgarı görünce gelincik yaprakları gibi savrulan biz kulların var artık.